UMUT

Kaldırdım başımı

Çaresiz bir ufkun sessiz çığlıklarına

Ve nice canlar

Nice vatanlar

Ayaklar altındaydı.

Ölüm

Yeryüzünün

En canlı

En heyecanlı

En yaşanası katındaydı.

Boğduğunu  gördüm

kara canavarların

kımıldayan

aydıncıkların

umut ufuklarını

ve umutlar

kara baltalarıyla bekleyen

kara cellatların

en çirkin

en kaba

dişlerinin

baskısı altındaydı.

Dedesini

Çocuğunu

Torununu kaybeden bir ezikliğin

Başını alıp giden katarındaydı.

Ezikti

Büzüktü

Parçalıydı

Ama hala ayaktaydı

Ayaktaydı

Daha ölmemişti

Hala hayattaydı

Hayattaydı.

Herşeyi  tersine çevirecek

inattaydı.

Kuşların kanatlarında

Dağların doruklarındaydı.

Kendi çölünün aslanında

İd’in ruhunda

pour-soi nin  şahlanışında

‘elan vita’daydı.

Kaldırdım başımı

Bir ufkun çaresizliğine

Gördüm ki umut 

ufkumda esen yellerimde

hayallerimde

ve benim ellerimde,

benim ellerimdeydi..

KALDIRIM TAŞLARI

Ey benim yüreğimden parçalar koparan acımtırak hayaller

Ve ey burnumun yangın kokuları

Boğazımdaki düğümler

Ey beynimden gelip ayaklarımı o mahalleye çeken güç

Ve ey benim arkadaşlarım

Kaldırım taşlarım

Onu anlatmaya  nerden

Ve nasıl başlarım

Bilmem

Bağırsam

Çıktıkça avazım

Diyemem ki

Nasıl derim

Ey benim on beşlik yaramazım

Şu batan güneşin hatırına

Getiriver  sevdalını aklına

Her kaldırım taşında bir anın saklı

Şurda gitmişti ikramın aklı

Ve sen şurda durmuştun

Öldürücü darbeni de şurda vurmuştun

Sen ey gözüme uzak

Gönlüme tuzak

Bebeğim

Bilsen

Ne otomotik kahırlara gebeyim

Üstüme üstüme geliyor bu şehir

Ve bende hayat denen nehir

Tüketiyor sularını

Bir kere göremezsem eğer

Kuraklık başlayacak

Ve zaten

 İki çeşmem var ağlayacak

Beni sürekli dışlayan

Ve boşlayan

Alışkanlıklarını sürdürürsen eğer

Ölürüm

Ayaklarına …

Ayaklarına gelirim

Bir kaldırım taşı da ben olur

Bastığın yollara serilirim