Bir gözyaşının adıydı
Hasan ocak
Ben öleydim loo diyen bir başkasının
Yüreğindeki o sarı sıcak
Ağıdı
Hangi anne,
Neyle bastıracak.
Sensiz bir hiçim
Boynum bükük
Bir yetimim
Beni kime bırakıp gittin
Metin im.
Yüreğime akıttım seni
Sürekli akan
içime dolan
bir nehir dolusu yaş
sana vermek istediğim
bu değildi evlat.
sicak bir yuvada
başa baş
anne sevgisiyle yoğrulmuş bir aş.
Bu gün 630’uncu defa
Aynı duvar.
Oturun anneler
Sıra kimde
Sırada kimin yası var.
Sırada kimin
Yazılmamış,
Basılmamış,
İlgi çekememiş,
Hikayesi var.
Hangi annenin içine akan
Hangi sahipsiz mezar
Ortada ne bedenleri
Ne kemikleri var.
Bu
Ne vurdumduymazlıktır tanrım
Bu ne basitlik.
Kuyular asitlik
Hangi yalan kapatabilir
Asitlere atılanları
Hangi istatistik.
Hangi tanrı adaletinde barınır bunlar
Çocukların
Sevgililerin
babaların
Bedenleri kayıp!
Bu Sayıp
sayıp bitirilemeyen
Gencecik masumlar…
Hangi kitap
Anlatabilir
Seni a oğul
A benim canım.
Hangi destan dile getirir
Hangi pınar soğutur yüreğimi
Sensizlik deryasında debelenirken
Bir yanım
Yaşamakta..
ölü,
Senle dolu
Öbür yanım.
Derken seslendi
Mezopotamya
Anadolu..
Canım
Canlarım
Benim acılar dolusu küplerim
Küpler dolusu acılarım.
Analarım bacılarım
İlk değil ağıtlarım
Her biri ibretlik
Her biri bir esef.
Maalesef
Katliam kokuyor
Derelerim
Caddelerim
Sokaklarım
Ve bilmem nerde
Ve bilmem hangi yerim
Oturun anneler
bitmez benim
hikayelerim.
Bu gün benim sıram.
Yarın
Ermeniler
Sonra yezidiler
Asuriler
Süryaniler
Aleviler.
Ah beyler
Bayanlar
Köleler
Efendiler
Gözyaşımla doludur
Ülkemdeki vadiler
Dersim
Zilan
roboski
Newala kesaba
Ve Halepçe’de biri birine sarılıp yatan
Bir oğul ve baba
Bir elma ile katıldılar
Bu hesaba.
Nerede
Dersimdeki kayıp kızların anneleri
Zilanın kan kırmızısı anıları
Kayıp kızlarını aramaktan vazgeçmiş
Üstüne bir tas su içmiş
Zilanın
Kurşun izleriyle süslü hatıraları.
Nerede hiçbir işe yaramayan
Seyitleri
Şeyhleri
Yatırları.
Ve Lütfen dinle artık ey Tanrım
Sana yazılan
Bu satırları…